Sağlık

Çevre Mühendisleri Odası’ndan Yönetmelik Değişikliğine Sert Tepki

Haber: Mehmet Rebii ÖZDEMİR

(SAMSUN) – Samsun Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Kübra Küçük, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerin çevre hukukuna, Anayasa’ya ve kamu yararına aykırı olduğunu belirterek, “Denizlerimiz ticari çıkarlar uğruna feda edilirken, çevre ve kamu yararı sadece kağıt üzerindeki bir ifadeye indirgenmiştir” ifadelerini kullandı.

Resmi Gazete’de 23 Ekim’de yayımlanan “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” kararına Samsun Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Kübra Küçük tepki gösterdi. Değişikliklerin Anayasa’nın 56. maddesiyle güvence altına alınan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına ve 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun temel ilkelerine açıkça aykırı olduğunu belirten Küçük, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Bu düzenleme hukuken ‘yasak olanın izinlendirilmesi’ anlamına gelir. Deniz tabanı çöp alanı veya karbon deposu değildir. Bu, deniz ekosisteminin çöküşüne onaydır. Sera gazı tutulumu gerekçesiyle karbonun deniz tabanında depolanması, çevre mühendisliği disiplininin reddettiği bir uygulamadır. Uzun dönemli okyanus asitlenmesi, bentik yaşam kaybı ve karbon kaçağı gibi geri dönülmez riskler görmezden gelinmiştir. Kirlilik izleme ve yaptırım mekanizmalarının zayıflatılması, çevre denetimini fiilen etkisiz kılmakta ve kirleticiyi cesaretlendirmektedir. Boru hatlarında deprem ve korozyon kaynaklı sızıntı riski bulunmaktadır. Marmara ve Karadeniz, mevcut ekolojik yükleri nedeniyle yüksek kırılganlığa sahiptir. Bu değişiklik, su kalitesinin kötüleşmemesi ilkesiyle çelişmektedir.”

Yapılan değişiklikle deniz ortamına deşarj yapılmasının gündeme geldiğini anımsatan Küçük, değişikliğin deniz suyunun iyon dengesini bozacağını ve tuzluluk baskısını artıracağını söyledi. Yönetmelik değişikliğinin Anayasa, Çevre Kanunu, uluslararası çevre sözleşmeleri ile ölçülülük ve kamu yararı ilkelerine uygun olmadığını vurgulayan Küçük, “İdari yargı kararları gereği, çevresel etkileri öngörülebilir olsa bile, telafisi güç zarar ihtimali bulunan düzenlemelerde daha sıkı koruma esastır” ifadelerini kullandı.

Küçük, yapılan değişikliklerin yalnızca çevre açısından değil, halk sağlığı ve gıda güvenliği açısından da risk oluşturduğunu belirtti ve şunları kaydetti:

“İçme suyu kalitesinin korunması tehlikeye girmektedir. Turizm ve su ürünleri sektörleri ekonomik zarar riski altındadır. Su temin maliyetleri artacaktır. Su kirliliği yalnızca çevresel bir sorun değil, halk sağlığı meselesidir. Yönetmelik, çevre mühendisliği disiplininin temel ilkeleri çerçevesinde yeniden değerlendirilmeli. Anoksik tabakaya bertaraf ve karbon depolama hükümleri yeniden gözden geçirilmeli. Arıtma yükümlülükleri güçlendirilmeli, ileri arıtma desteklenmeli. İzleme ve raporlama yükümlülükleri şeffaf ve merkezi hale getirilmeli. Meslek odaları ve akademi, mevzuat süreçlerine etkin biçimde dahil edilmelidir.”

Kaynak: ANKA / Yerel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu